'
'

Salı

Ateş Karıncası


Küçük kırmızı bir karınca cinsidir. Büyük koloniler halinde yaşarlar. Döllenmiş bir tek kraliçe, 240 000 işçilik bir koloni oluşturabilir.

Bu karıncaların içerisinde son derece iyi tasarlanmış bir kimya fabrikası vardır. Bu karıncalar hem düşmanlarına karşı savunma amaçlı zehir, hem de düşmanlarından kendilerine gelecek herhangi bir zehirli saldırıya karşı anti-mikrobik madde üretirler. Ve bunu aynı yerde zehir keselerinde yaparlar; yaparken de hiçbir şekilde şaşırma olmaz; yani zehir yerine anti-mikrobik madde, anti-mikrobik madde yerine zehir üretmezler.

Bu karıncalardaki bir savunma mekanizması da şudur; karıncaların boğazlarında, mikropların girişini engelleyici, bir yapı vardır. Ateş karıncalarının zararlarını engelleyebilmek için, birçok yöntem deneyen uzmanlar; yedikleri sineklere mikrop vererek, yuva içinde hastalık oluşturmaya çalışmışlar, ancak karıncaların, mikroptan etkilenmediği görülmüştür. İşte bunu sağlayan bu yapıdır.


Ateş karıncalarının diğer bir savunma yöntemi ise, zehir keselerinde ürettikleri anti-mikrobik bir sıvıyı, yuva çevresine ve larvaların üzerine püskürterek, yuvayı dezenfekte etmeleridir.


Ateş karıncalarının en önemli düşmanı, Solenopsis Davgeri adlı asalak bir karınca cinsidir. Bu karınca, yuvaya girmeyi başarırsa; derhal kraliçe karıncanın boğazına kenetlenir ve onun feromenini taklit eder. Asalağı, kendi kraliçeleri sanan karıncalar, onu beslemeye başlar ve kendi kraliçeleri ölür.


Görüldüğü gibi bu karınca türünün en büyük özelliği kendilerine özel olarak verilmiş savunma yöntemleridir. Bu karıncaların aklı olmadığına göre durup düşünmek gerekir. Nasıl olurda karıncalar yuvalarının dezenfekte edilmesi gerektiğine karar verirler ve nasıl olur da bu karıncalardaki aynı kesenden hem zehir hem de anti-mikrobik madde (yani zehire karşı zararlı etki oluşturan bir madde) üretilir? Şöyle de bir durum var neden bu karıncalar düşmanlarına anti-mikrobik madde değil de zehir püskürtüyorlar buna nasıl karar veriyorlar? Bu sorular artırılabilinir. Burada amaç durup düşünmek ve bunların tesadüfen oluşamayacağını algılayabilmektir. Bu canlıların aklı yoksa onları yönlendiren daha üstün bir varlık olmalı. Ki O da yerin,göğün ve ikisi arasındakilerin sahibi,her şeyi kontrolü altında tutan ve her şeyi kusursuzca yaratan yüce Rabbimizdir.